lightbox Kaderimsin Siirler Hikayeler
Kaderimsin Hasretin Hüznün Askin Bulustugu Tek Yer..Kalp Sevince Akil Sagir Olur..Sesiz Gemi,Seni Düsündügüm Türkü,Hikaya Cahit-Kübeli
Sesiz Gemi
Sesiz Gemi..
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule
giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır
yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu
seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.
Biçare
gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir
bu!
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki
giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki
yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden
Ibrahim..
İbrâhim, içimdeki putları devir elindeki baltayla
Kırılan putların
yerine yenilerini koyan kim?
Güneş buzdan evimi yıktı, koca buzlar
düştü
Putların boyunları kırıldı.
İbrâhim, güneşi evime sokan kim?
Asma
bahçelerinde dolaşan güzelleri
bühtannaşır put yaptı
Ben ki, zamansız
bahçeleri kucakladım,
güzeller bende kaldı.
İbrâhim, gönlümü put sanıp
kıran kim?
Asaf Halet ÇELEBİ
Hikaya Cahit-Kübeli
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut
biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden
serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını
bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı.
Ben bu yüzden
yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum köylerde
Kuzey rüzgârları eserdi,
Ve bu yüzden
dudaklarım çatlaktır
Öp biraz!
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de
güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat
biraz!
Seni Düsündügüm Türkü
Seni Düsündügüm Türkü
Benim bir canla sevip bin özlemle andığım,
Bari gölgeni bırak bana
Su çiçeklerinin en güzel yanları budur,
Giderken gölgelerini verirler suya.
Güz akşamları dal kıpırdamazken,
Suda halkalanan gözleridir
Sen de gölgeni bırak bana.
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim,
Güzelliğini burada ince ince aratma.
Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi
Birdenbire bir şeyler bırak.
Birşeyleri soğut, birşeyleri yak,
Dağıt birşeyleri, birşeyleri kur.
Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma
Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim ,
Sonsuza uzanan sevinç, güzele vurgun tasa
En azından bin yılda arayıp bulduğum,
Bana aşk şiirleri yazdırma artık
Beni burada gölgen gibi bırakma
Afşar TİMUÇİN
Ask iki kisiliktir,Yalnizliga Övgü
Ask iki Kisiliktir
Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde
gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden
sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür
yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile
kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl
uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan
yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki
kişiliktir.
Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır
keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de
sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını
gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir
ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk
hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına
yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız
değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Ataol
Behramoğlu
Saril Sarmasik Sari Gülüm
Bir gül yaprağı değil misin sen?
Sen de geçeceksin...
Bahar yağmurları
dökülecek gözlerinden,
Dineceksin...
Kanatlarımdan kopan bir tüy
gibi
Yere ineceksin...
Bir gökkuşağı uzanacak
benden,
Bineceksin...
Eteklerinde yıldızlar
olacak,
Yürüyeceksin...
Sorularının yanıtı olacak bir
bakış,
Seveceksin...
"Yaklaş" diyeceğim gecenin bir yerinden,
Sesim
yankılanacak koridorlarda,
Ürpereceksin...
Göz kapakları açılacak ağır
ağır yüreğinin...
"Yaklaş" diyeceğim taa derinden,
Gönlümün koridorlarına
gireceksin.
Yaklaş ey sevgili...
Yaklaş, en güzel aşk...
Sarıl,
sarmaşık sarı gülüm...
Pencereler olacak taş duvarlarda
Herbirinde değişik
manzaralar...
Her gün başka sen
Değişik durumlarda...
Yürü, sen
başkasın
Oyalanma küçük mutluluklarla.
Yaklaş...Yaklaş...Biraz
daha,
Bak ne söyleyeceğim kulağına
Konuşmasan da olur
Yavaşça aralansın
dudakların
Yaklaş, su sızmasın aramızdan
Sırılsıklam olalım
terden...
Sen ve ben her şey olalım bu gece...
Geçelim
kendimizden...
Fısılda, aralansın dudakların,
Bir gül yaprağı değil misin
sen?...
Yaklaş ey sevgili...Yaklaş...
Sarıl, sarmaşık sarı gülüm…
İLHAN İREM
Yalnizliga Övgü
Mutluluğun gözü kördür,
Yalnızlık sağır.
Ondandır biri tökezleyerek
yürür,
Öbürü uykusunda bile bağırır.
Mutluluk yalnız kendisini
görür;
Unutur bu yüzden ilkin kendisini.
Yalnızlık kendi tutukluğunda
özgür,
Boyuna bekler dönsün diye sesini.
Mutluluk alışır kendisine,
ölümden beter;
Borçsuzluğuyla övünür ama kedisi doğurmaz .
Yalnızlığın
gidecek bir yeri yoktur;
Boyuna kapısına döner, açan olmaz.
Mutluluğun
mezarları, yalnızlığın heykeli var...
Her ikisinin de saksılarında çiçek
.
Biri hep başka bir renkle solar,
Öbürüyse ha açtı, ha
açmayacak.