Altin Pencere Kisa ve Anlamli bir Hikaye
Altin Pencere Kisa ve Anlamli bir Hikaye Küçük Molly küçük, güzel bir kasabada yaşıyordu. Küçük evi, dağın yakınında, güzel bir nehrin kıyısında inşa edilmişti. Ebeveyninin tek kızıydı. Çok zengin olmasalar da mutlu yaşadılar.
Evi kocaman ağaçlar ve güzel bitkilerle çevriliydi. Ormandan yapılmış tek kişilik bir evdi. Molly evinden pek hoşlanmazdı. O, evin çok küçük olduğunu ve fazla zarif olmadığını hissederdi. Küçük Molly dağa çok düşkündü. Dik ve özensiz dağ, altın pencereli bir ev gibi güzel ama terk edilmiş bir kaleye sahipti.
Evet, pırıl pırıl altın pencereler nedeniyle dağın tepesindeki ev için çıldırıyordu. Pencereler çok güzel bir şekilde Molly’i büyülercesine parıldıyor ve sırlanıyordu.
Altın ışıltılı camlar yüzünden çıldırıyordu ve evinden daha çok nefret etmeye başladı.
Ancak, küçük Molly çok tatlıydı ve ailesinin yaşadığı mücadeleleri anladı. Bu yüzden her şeyi sessizce kabul etti. Hala arzusu büyümeye devam ediyordu.
Yıllar geçti ve hızla büyüdü. Yaşı 12 oldu ve altın bir prenses gibi çok güzel görünüyordu. Eski bir ahşap evde değil, altın pencereli bir evde oturması gerektiğine inanıyordu.
Büyüdükçe annesi evin etrafında dolaşmasına izin verdi. Molly için tatildi ve annesinden nehrin yanındaki bahçede dolaşmak istediğinin ricasında bulundu. Annesi kabul etti ve ona, çok uzağa gitmemesini söyledi.
Molly dağa tırmanmaya ve altın pencerelerle evin içine göz atmaya karar verdi.
Bisikletini aldı ve dağın tepesine ulaşmak için yolculuğuna başladı. Dağda, dağdaki terk edilmiş eve doğru dar bir yol buldu. Çok fazla mücadeleyle dağın zirvesine ulaştı.
Kirli evi, aslında karanlık pencereli hasarlı kaleyi görünce çok şok oldu. Evinden gördüğü şey dağda yoktu. Evet, dağın kucağından gördüğü altın pencereler aslında karanlık ve kirli pencerelerin yansımasıydı.
Çok üzüldü ve bir süre sessizce kelimeleri kaybetmiş gibi oturdu. Arzusu ortadan kaybolmuştu. Birdenbire evine baktı. Evinin içindeki bir pencere altın gibi parlıyordu. Suya yansıyan güneş ışınlarının pencereden parladığını fark etti.
Gerçek şu ki rüya evinde, güzel altın pencereli evinde yaşıyordu. O bunu çok geç fark etti. Yıllarca hayalini kurduğu şey az önce ortadan kaybolmuştu.
Öyleyse tüm pırıltıların altın olmadığını anlayın!
ALTIN PENCERELİ EV
Altin Pencere Kisa ve Anlamli bir Hikaye-2024
ALTIN PENCERELİ EV!
Çok seneler önce küçük bir çocuk her akşam bir tepeye çıkar, vadinin öbür ucunda yükselen tepenin zirvesindeki evin altın pencerelerine bakardı. Bu pencereler, batan güneşin ışınlarının altında, karanlık basıncaya kadar pırıl pırıl yanarlardı. Çocuk, bu altın pencereli evi yakından görmek için yanıp tutuşmaktaydı.
Bir gün, altın pencereli eve gitmek için babasından izin aldı. Koşa koşa vadiyi aştı. Altın gibi parıldayan pencereleri yakından görme isteği, onun karanlığın bastığını fark etmesini önlüyordu.
Altın pencereli eve varmak için tırmanması gerektiği tepe çok yüksek yokuş. Çocuk, nefes nefese yarı yola geldiği sırada, yorgunluktan yere çökerek uyuyakaldı.
Uyanınca, çok vakit kaybettiği için, acele etmesi gerektiğini anladı. Bu arada gece de olmuştu. Çocuk tırmanmaya devam etti. Şafak söktüğü ve güneş parlak tepenin üzerinde belirdiği zaman, çocuk çektiği yorgunluğun ve içinikemiren hasretin mükafatını gördü. Altın pencereli eve gelmişti. Bunca zamandır aradığı evi, garip şekilli çatısından tanıdı.
Fakat, evin pencereleri bildiğimiz camdandı. Hiçbiri parlak ve altından değildi.Hatta, toz içinde olduklarından, donuklaşmışlardı.
Çocuk hayretler içinde kalmıştı. Acaba altın pencereli ev bir rüya mıydı diye düşünmeye başladı. Bu düşünce ile altın pencereli eve arkasını dönüp vadinin öbür tarafındaki kendi evinin bulunduğu tepeye bakınca, gözlerine inanamadı. Altın pencereli ev oradaydı! Kendi evinin pencereleri, üzerlerine aksettiği doğu güneşinin ışınlarıyla altın gibi parlıyordu.
Alıntıdır...