Kisa Hikayeler sevgilinin yurdu


Sevgilinin yurdu Kisa-Hikayeler

Kisa Hikayeler sevgilinin yurdu

Leyla'nin sevdasiyla cöllere düserek vahsi hayvanlarla, ceylanlarla, kum taneleriyle varenlik eden Mecnun, köpegi görünce hemen tanimisti. Bu oydu, Leyla' nin mahallesinde gezinen köpek.


O'ndan bir iz, bir gölge, bir koku tasiyordu.

Hayvani Öpüyor, kokluyor, simsiki sararak,

'üzerinde sevgiliden bir isaret tasiyan kutsal varlk' diye aglyordu. Ordan geçmekte olan bir adam, dayanamadi, 'ne yapiyorsun sen? Pis bir sokak köpegine neden sarilyorsun?' diye sordu.

Mecnun, 'gel gel de benim gözümle bak pis dedigin bu varliga. O'nda sevgilinin kokusu var, Leyla'nin mahallesinde bekçilik yaparak onurlanmis.

Gönlüne, ruhuna ve irfanina dikkat et ki. Nereyi seçmis, nereyi yurt edinmis gör. Sevgili' nin mahallesini yurt edinen köpegin bastigi toprak bile benim icin mukaddestir' dedi.

Sen Tene Asiksin Ben Cana

Sen Tene Aşıksın Ben Cana

'Sen Tene Asiksin Ben Cana' 

Leyla sevdasıyla sarhoş olan ve benliğinden geçerek sahralara düşen Mecnun'a bir gün bir haber ulaştı, 'Bu sabah Leyla filan yere gidiyor, acele ederse yetişebilir' 

Cünun yani delilik çölüne düşmüş olan Kays durur mu haberi alınca... 

Hemen bir deve buldu ve binerek mahmuzladı. Leyla nerede Mecnun orada olmalıydı. O'nun pervanesiydi çünkü, Leyla'nm ışığma koştu her zamanki gibi.Devenin yeni doğmuş bir yavrusu vardı. Annesini geriden izliyor, yetişmekte güçlük çekiyordu.Mecnun mahmuzladıkça hayvan halamyor, yuları gevşetince de duraklıyor, yavaşlıyordu. Birinin aklı fikri ilerdeki Leyla'daydı, ötekinin gerideki yavrusunda... 

Mecnun kendini yitirdiği zaman devenin adımları geri geri gidiyor, kendine geldiği zaman ilerliyordu.Derken tuhaf bir şey oldu, Mecnun kendine gelmişti ama baktı, hala aynı yerdeydi. Deveye, 'yoldaş' dedi, 'ikimiz de aşığız. Ben Leyla'ya, sen yavruna. Birbirimizin yolunu kesiyoruz. Bu yoldaşlığa sığmıyor. Çünkü sen tene aşıksın, ben cana. Ayrılmamız gerek' 

Kilavuz

Klavuz-Kisa HikayelerKilavuz  Zemheri soğuklar' inmişti gökten. Kar yağıyor, şiddetli bir poyraz karı savuruyor, dondurucu bir tipi yeryüzünü kasıp kavuruyordu. Bir Allah dostu tipide yürürken bir köleye rastadı. Üzerinde yırtık bir mintan vardı sadece. Dişleri birbirine vuruyor, soğuktan tir tir titriyordu. 'niçin efendine sana kalm bir giysi almasını söylemiyorsun?' 

Köle, 'neden söyleyeyim ki' dedi, 'benim halimi görmüyor mu? Beni benden daha iyi bilen birinden ne isteyim?' 

Derviş bu sözü duyunca bir çığlık atarak kendinden geçti. Canevinden bir ateş yükseldi. Bir süre sonra ayılınca, kendi kendine, 'işte' dedi, 'bir kılavuz göründü. Ey gerçeğe ulaşmak isteyenler! Yolu köleden öğrenin!' 

Ahirdaki Ceylan

Ahirdaki ceylan-Kisa HikayelerAhirdaki Ceylan  Bir avcı yakaladığı nazlı ceylara, bahçesindeki öküzlerle, eşeklerle dolu ahıra kapattı. Ceylan ürkek ürkek oradan oraya kaçıp durdu. Gece yarısı ahıra gelen avcı, yemlikleri samanla doldurup gitti. Öküzler, eşekler önlerine dökülen samaru şeker gibi yediler. Ceylan onların çıkardığı tozdan dumandan rahatsız oldu. 

Yüzünü sağa sola çevirdi. Karınları doyan eşekler, ceylanla dalga geçmeye başladılar. Eşeğin biri, "Ceylanlarda padişah ve beylerin huyu vardır. Susun lütfen, ceylaru rahatsız etmeyin." Bir başka eşek, ceylanm ürkerek dolaşmasma takılarak, "Baksanıza bir inci bulmuş galiba, onu ucuza satar? Bir diğer eşek de, "Söyleyin ona, bu naziklikle bizim ahırda değil, gitsin padişahın tahtmda otursun" dedi. 

Eşeğin biri de samam yemiş yemiş, ekşimiş midesiyle genire genire ceylam da saman yemeye çağırdı. Ceylan başım çevirdi. "Ey eşek! Benim iştahım yok, sen yemene devam et" dedi. Eşek, "Evet, halini görüyorum. Çok nazlanıyorsun ya da utamp çekiniyorsun." 

Sosyal Medyada Paylas