istiklal Marsi Sözleri ve 10 Kitasi; Bagimsizligimizin Sembolü İstiklal Marsi
istiklal Marşı’nın Anlamı Nedir? İstiklal Marşı’nın 10 Kıtasının Anlamı, Türk Milleti İçin
Önemi Ve Açıklaması
İstiklal Marşı’mızın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy bu marşı, halkın inancını diri tutmak, Türk halkına moral ve motivasyon vermek amacıyla yazmıştır. Bu şiir, her ne kadar bilinse ve ezbere okunsa da bazen anlamı düşünmeden geçiliyor. Okunduğunda gözlerimizi dolduran, tüylerimizi diken diken eden ve başımızı daha dik tutmamıza neden olan ulusal marşımızın 10 kıtasının ne anlama geldiğini bu yazımızda inceleyeceğiz.
Milli mücadelenin devam ettiği dönemde kaleme alınan Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına dair inancın tazelendiği ve diri tutulduğu marşımız Mehmet Akif Ersoy tarafından 1921 yılında yazılmıştır. On kıtadan oluşan İstiklal Marşı'mız anlamı her zaman merak edilmektedir. Bu yazımızda İstiklal Marşı'nın on kıtasına ve anlamına değineceğiz.
İstiklal Marsi Sözleri ve 10 Kitasi: Bagimsizligimizin Sembolü İstiklal Marsi Okunusu, Sözleri, Bestecisi ve Anlami İstiklal Marsi, Mehmet Akif Ersoy tarafindan kaleme alinan ve Osman Zeki Üngör tarafindan bestelenen Türkiye ve Kuzey Kibris Türk Cumhuriyeti'nin milli marsidir. Orkestrasyonu Edgar Manas tarafindan yapilmistir. Anlami ve önemi bizler için oldukça büyük olan bu siir, 12 Mart 1921'de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafindan İstiklâl Marsi olarak kabul edilmistir. İstiklal Marsi 2 kitasi okunusu genellikle törenlerde tercih edilirken 10 kitasi da merak edilmektedir. İste, İstiklal Marsi 10 kitasi ve sözleri
İSTİKLÂL MARŞI
-Kahraman Ordumuza Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli
O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
MEHMET AKİF ERSOY